Sperm Nedir?


Erkek bireylerin üreme hücrelerine Sperm ya da tam bilimsel adı ile spermatozoon (çoğulu: spermatozoa) adı verilir. Üreme canlı türünün neslini devam ettirmesi için çok önemli bir olaydır. Üremenin gerçekleşmesi için dişi ve erkek bireylerin üreme hücrelerinin yani sperm ve yumurtanın bir araya gelip birleşme işlemini gerçekleştirmeleri gerekir.
Cinsel birleşmeden sonra erkek üreme hücresi olan spermler dişinin vücuduna bırakılır ve yumurtaya ulaşır. Daha doğrusu yumurtaya ulaşır ve yumurtayı döllerse yani taşıdığı DNA kodunu yumurtadaki DNA ile birleştirebilirse yeni bir canlının temelini atmış olur.


Spermler tekbaşlarına bir canlıdır adeta. Çünkü kuyruğu sayesinde hareket eder ve yumurtaya ulaşır. 
Olgun spermlerin, testislerde, açıldığında altı metre uzunluğa varan birinci depoda (epididim) yaklaşık 24 saat hareketsiz olarak depolanması gerekir. Bunun için, spermlerin depo yerinde hareketine mâni olan proteinler salgılanır (aksi takdirde spermler atılım yoluna doğru dakikada 1-4 mm hareket edeceğinden günlük olarak boşalacaktır. Ayrıca, yolculuk boyunca lâzım olacak gıda ve enzimleri alması için de spermin hareketsiz olması lâzımdır). Üretim yerinde ve birinci depoda iki-üç gün geçtikten sonra spermler asıl uzun süre kalacakları ikinci depo (vazo deferens) yerine taşınır. Burada en fazla bir ay beklenir. Sperm gerekliliği artarsa bu süre beklenmez, birkaç günde atılır. Bu bekleme yerinde atılmayı engellemede vazifeli proteinler üretilir. İkinci depo sıvısı, metabolik ürünler ve sitrik asitten dolayı asidiktir. Burada hareketsiz hâlde beklemekte olan spermli sıvıya prostattan geçiş sırasında, alkali olan prostat sıvısı katılır.



Üretim yerinde ve birinci depoda iki-üç gün geçtikten sonra spermler asıl uzun süre kalacakları ikinci depo (vazo deferens) yerine taşınır. Burada en fazla bir ay beklenir. Sperm gerekliliği artarsa bu süre beklenmez, birkaç günde atılır. Bu bekleme yerinde atılmayı engellemede vazifeli proteinler üretilir. İkinci depo sıvısı, metabolik ürünler ve sitrik asitten dolayı asidiktir. Burada hareketsiz hâlde beklemekte olan spermli sıvıya prostattan geçiş sırasında, alkali olan prostat sıvısı katılır. Spermler ikinci depodan sonra kıvrımlı tüplü yapıya (seminal vezikül) gelir. Burada asit-baz ortamlarından etkilenmemesi için spermlerin bulunduğu sıvıya (karaciğerde yapılarak testislere bu görev için gönderilen) fibrinojen katılır, ve sıvı bu hususiyetiyle hafif peltemsi bir hâl alır. Spermler, Kur'ân'ın hakir su olarak tavsif ettiği bu sıvıyla döl yatağı duvarına tutunur. Kıvrımlı tüpten salgılanan sıvıdan çeşitli besinleri (prostaglandinler, früktoz, sitrik asit, kolesterol vs) alan spermler, seminifer tüplerde yüksek oranda kolesterol ihtiva eden keseciklerle (vezikül) karşılaşır. Spermin baş kısmındaki membrana yerleşen kolesterolün fonksiyonu, sperm yumurtayla karşılaştığında, buraya girmesi için ihtiyaç duyacağı enzimlerin depolandığı akromozomu4 korumaktır. Prostaglandinler, spermin rahimden geçip tüplerde yumurtayla buluşması için rahim kaslarının zıt yönde kasılmalarına vesile olur.5 Sıvı içinde früktozun bulunma hikmeti, spermin yumurtayla buluşma zamanına kadar enerji ihtiyacının karşılanmasıdır. Prostat bezinden, sitrat ve fosfat iyonları, kalsiyum ve fibrinolizin ihtiva eden, süte benzer ince bir sıvı salgılanır ve meniye (semen) eklenir. Prostat sıvısı diğer yerlerden de alınan sıvılarla zenginleşerek ikinci depodaki (vazo deferens) sıvıya karışır ve meninin pH'sı alkali hâle getirilir. Alkali özellik döllenme için çok önemlidir. Çünkü, kadının döl yatağı salgıları asidik olduğundan (pH=3,5-4,0), spermler ortam pH'sı 6,0-6,5'a ulaşana kadar burada hareket etmezler. Döl yatağı da dâhil iki asit, bir baz ortamıyla karşılaşan spermin her karşılaştığı ortamda korunması ve fonksiyonel olması için, bulunduğu ortama uygun maddeler verilmiştir.
Kalsiyum bağlayan sitrat iyonu ile fibrinolizin enzimi dölyatağına atılan meninin pelte veya pıhtı hâlini çözmede rol alır. Böylece, hareketsiz olan spermler hareketli hâl alır ve döllenmenin gerçekleşmesi için 24-48 saat yaşamalarına müsaade edilir. Prostat ve ikinci depo sıvılarının karışımı (3-5 ml meni) insana bir avans olarak verilen haz merkezlerinin tesiriyle Toraks 10 ile Lumbar 1 (birinci göğüs ve birinci bel) omurları arasında bulunan refleks merkezlerinin uyarılmasıyla atılır. Spermlerin döl yatağından tüplere ulaşması için, rahmin içini döşeyen tüycüklü (silia) hücrelere ve kaslara vazife verilmiştir. Hipofizin arka lobundan salgılatılan oksitosin hormonu ile kıvrımlı tüpten (seminal vezikül) alınan prostaglandinler rahim kaslarını uyararak, spermlerin hedeflerine on kat daha hızlı (bir-bir buçuk saat içinde) varmasına vesile olur. Döllenme, spermin yumurtayla birleşeceği yere kadar yüzlerce hikmetli işin art arda aksamadan yapılmasıyla mümkün olur. Bu hakikat bize, bunlardan birinin olmaması veya yetersiz olması durumunda, yaratılanların en mükemmeli olan insanın, sebeplerle örgülenmiş yaratılış kanunlarına göre dünyaya gelemeyecek olduğunu ihtar etmektedir. Ayrıca yumurtanın olgunlaşması için geçirdiği safhalar da gözönüne alınırsa, sırasıyla zigot, embriyo, cenin, fetüs ve bebeğin teşekkülü daha işin başında yüzlerce fonksiyonun eksiksiz yerine getirilmesine bağlıdır. Netice olarak sperm, insanın tamamen bilgi ve iradesi dışında, uzak-yakın birçok organın katıldığı bir süreç sonunda fonksiyonel bir fizikî yapıya kavuşturulur. Kur'ân-ı Kerîm'de Yüce Yaratıcı meni için, "Attığınız o meniye ne dersiniz? Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz"6 buyururken, spermin geçirdiği bu safhalara da dikkat çeker ve bunlar üzerinde düşünmeye davet eder.


0 yorum on "Sperm Nedir?"

Yorum Gönder

 

Anne ve Bebişi Copyright 2008 All Rights Reserved Annelik Duygusu

Bu site kişileri bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır, sağlık hizmeti vermemektedir. Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır. Her bilginin ziyaretçi tarafından doktoruna danışılarak kontrol edilmesi gereklidir. Bu siteyi ziyaret eden kişiler bu uyarıları kabul etmiş sayılırlar.